Nasıl Anlatsam

Nasıl anlatsam
Geceye çöken
Hüzün denizini
Sesin bu kadar
Huzurlu iken
Nasıl anlatsam
Elimde çay bardağı
Sana ısınmış
Cümleler çeviri beklerken
Yüreğinden,
Dilimdeki heyecanı
Nasıl anlatsam
Sana yarım kalmış
Bir ömrü geceye
Sürerken,
Yıldızların dilsiz kalacağını
Nasıl anlatsam
Ellerim şiir
Yazarken,
Yüreğimin türkü diye haykırmasını
Gözlerine oturan
Güneşe karşı
Nasıl anlatsam
.....
       ..Ş.B.

     SESİN

Sesini açtım

Kadıköy rıhtımına karşı

Sen söyledin

Ben dinledim

Gökyüzüne bakıp

Kuşlara teker teker  seni sordum

Yanıtsız bıraktılar sesimi

Denizden,

Gidenler gelenler oldu

Ben bankta

Sesine yakışan bir gökyüzüne

Düşler bıraktım denize karşı

Martılar salındı havadan yavaş yavaş 

Bir parça simitte

Kanat çırptılar durmadan

Ben sesine sustum,

Gözlerime dolan denize karşı

Sesini açtım

Ben dinlerken yürüdüm

Sen söyledin ben dinlerken

Büyüdüm,

Güldüm,

Ağladım sesinde

Seni bankta bırakıp

Kalkıp karıştım kalabalığa

Kulağım da ki sesin ile

Sen söyledin,

Sokaklar çoğaldı,

Önümde

Sen sustun ben düştüm

Yüreğimdeki çizikler çoğaldı

Susmadı gözyaşlarım 

Oturdu kan  ellerime

Sen sustun

Ben kayboldum

Sen sustun ya,

Üzerime ölümü geçirdim

Karıştım İstanbul’un

Yalnızlığına...

     Ş.B

Bir gün sen de bitersin

Neyse…

Bir gün sen de bitersin

Dilimden,

Gözlerimden,

Benden,

Bir haykırış gibi

Rüyalarıma dalar,

Sabahı edersin geceyi

Yüreğimde,

Bir gün sen de bitersin

Sesimde

İzlerin silinir

Zamanda yolculuk eder

Kaybolursun

Tenimden

Giderken

Ayakların gider

Nefesin kalır geriye

Üç beş saat sonra

Bir rüzgar ile

O da kaybolur zamanın içinde

Neyse…

Hatıralar kargoya verilir

İadesiz yollanır

Düşler ülkesine

Neyse…

Bir gün sen de bitersin 

Her şey gibi

                                                   Ş.B

    

     ŞÍMDÍ SEN OLACAKTIN

Şimdi sen olacaktın ki

Yanımda,

Ben adınla başlayan bir şiirde…

Sana mısralar yazarken

Sen köşe başında

Gelip geçenlerin yol hikayesine

Seyre dalacaktın.

Elinde düşmeyen çay ile

Her surete bir anlam

Her yürüyüşe bin mana yükleyecektik

Şimdi sen olacaktın ki!

Bir papatya falı açıp

Geçmişe saydırıp

Geleceği uzak bir ihtimalle

Bilinmez bir tarihe yollayacaktık…

Şimdi sen olacaktın ki!

Yanımda,

Bir gündüze

İki gece kurban edip

İki güzel cümle ile

Yeni bir sabahı doğuracaktık birlikte

Şimdi sen olacaktın ki

Yanımda,

Ellerin avuçlarımda çarmıha vurulmuşken,

Gözlerin gözlerimde kaybolacaktı

Yüreğimizdeki hasret ile…
                          Ş.B

Her hece

Gözlerinde ölümü tadarken

Ben sesinde

Bir yaşama sığınak oluyorum

Savaşın ortasında

Her hece

Sesinde yeniden doğarken

Ben gözlerinde düşe dalıyorum

Baharı getiren topraklarda

Her hece

Ellerinde zamanı döverken

Ben yüreğine sürgün oluyorum

Güneşin hüküm sürdüğü coğrafyada

Her hece 

Ruhuna bir anlam yüklerken

Ben bir misale misafir oluyorum

Günün bitiminde
...
                     Ş.B

GELSEN

Gelsen,

Tarihi yazsak

Bilinmez bir kentte

Düşse Ay düşümüze

Sabahlar uzak bir ihtimale

Kayıp gitmese

Gelsen,

Gülüşüne düşsem

Seyre dalsam

Gözlerindeki gökyüzüne

Gelsen,

Değsem tenine

Bir şiir olup

Yaşasam sesinin tonunda

Gelsen,

Ayaklanır bu şehir

Ruhumda

Ellerime suretin düşer

Gelsen 

Yarım cümleler tamamlanır 

Mecburi sabahlar biter 

...
           Ş.B

TUT YÜREĞIMDEN

Yüreğimden tut ki

Güneş can versin

Karanlık sinen yüreğime

Bir can suyu taşı yüreğinle

Sol yanıma

Tut ki yüreğimden

Bahara değsin yüzüm

Alacaya boyansın

Bütün Dilce sokakları

Seyreden yüzün

Gözlerimin semahına

Cenk etsin

Sol yanımda

Tut ki yüreğimden

Sesime gök-kuşağı bulaşsın

Dilime adın

Ellerime yüreğin düşsün

Tut ki yüreğimden

Delil olayım yüreğine 

Unutulur mu delikanlım yokluğun
Ne zaman sokaklar
Kavgaya tutuşsa
Zaman yokluğunda durur
Meydanlar Deniz diye bağırır ki
Üst sokakta  ,
Yusuf sesleri yükselir
Hüseyin diye biter sloganlar
Unutulur mu düşünceleri için asılanlar
Deniz geliyor karşıdan
Bakışları  cenk havasında
Sol yumruğu havada
Sanki gökyüzünü yumrukluyor
Yusuf'un sesi karşılıyor kalabalığı gürce
Tam bağımsızlık herkesin dilinde
Meydanları coşturuyor yine Yusuf
Ayakları özgürlük diye
Meydanları dövüyor Hüseyin
Unutulur mu özgürlüğe asılanlar
Bir şiire can verir adları
Gökyüzüne yazılır simaları
Türkü de haykırış olur her yürekte
Tarih yeniden sahne alır
Güneş yeni doğuşa hazırlık eder
Deniz, Yusuf,Hüseyin için
Unutulur mu en güzel yaşlarında asılanlar
Yarına bir Deniz gelir
Günü tamamlayacak bir Yusuf doğar
Geleceği haykıracak bir Hüseyin gelir
Selam olsun
Ölüme başları dik gidenler
...

SEN BEN OLSAN

Ben Nazım olsam

Kelimeler yol olurdu kapına

Geceyi yüreğine salıncak yapar

Gündüz ile körebe oynardım

Ben söz olsam

Uslu bir dere gibi akardım

Yüreğinin suyuna karışır

Çağlayan olurdum bugüne

Ben sen olsam

Bir misale sığınır

Keşkeli bir divan da

Düşlerini geleceğime Berdel ederdim 

Sen ben olsan

Gözlerine hüzün

Ellerine günün gölgesi düşer

Yüreğine sesim ağır gelirdi

      KADIN

Öyle bir git ki

Kadın,

Topuk seslerinde

Kaldırımlar ezgiye başlasın

Sağır sokaklar

Dille gelsin kokundan

Öyle bir git ki

Kadın,

Savaşa sebepsiz

Bahane yaratsın yokluğun

Öyle bir git ki

Kadın,

Alt üst olsun dün

Yokluğun bugünün miladı olsun

Yarının tarihinde

Öyle bir git ki
Kadın,

Şiire bahane olsun yokluğun

Bir ozanın nefesinde

Yeniden yazılsın sayfalarına

Tarihin...

VURULUYORDU EN GÜZEL YAŞIM

Vurulurum bir gece vakti
Düşlerime değen bir kurşun ile
Geceyi böler ansızın bir çığlık
Zamanın savaşına yenik düşer
Yaşanmamış yaşım
Gidilmeyen yolların,
Hasreti kalır yüreğime
Vurulurum ansızın bir kardeş eli ile
Bedenime değen savaşın izi
Gözlerime kardeş acısı kalır
Vurulurum gündüz gözüyle
Alınır nefesim bedenimden
Neye ölürüm
Neye öldürülmüştür ruhum bilinmez
Baş kaldırmaz sözlerinizde
Secde eden başınızdan
Görmesini bilmeyen gözlerinizden
Duymayan kulaklarınızdan
Vuruldu en güzel yaşım
Söyler misiniz şimdi
Düşlerinde vurulurken çocuklar
Hangi yaşamaktan bahseder masallar

NE ÇOK SÖZ BÍRÍKTÍRDÍM

Ne çok söz biriktirdim
Dünden,bugünden
Kelebeğin kozalağını ördüğü gibi

Bazen ince ince,

Bazen dalgalı bir deniz gibi
Rüzgarın peşi sıra gittiler
Kah duvar diplerine
Kah uçsuz bucaksız dehlizlere
Sözler biriktirdim
İnce bir kıyımdan geçer gibi
Yüreğim nefessiz kaldı
Ruhuma zamanı üflerken
Güne dikişli bir yara bıraktılar
Gözlerimin içine
Çok söz biriktirdim
Ne yazı oldu
Döküldü mısralara
Ne resim oldu
Nakşedildi duvarlara
Ne çok söz biriktirdim
Sabah olup hepsi gitti
Bir biri ardı sıra