GÖZYAŞLARIMIN UÇLARI
Dökülmüş gözyaşlarımın,
Uçları vardı
Toplardım uçlarından
Sokak lambasının ışığında
Asardım bir birinin ardına
Her sabah kalkar
Duymazdı yavaş yavaş
Ölmüş olduğumu
Giderdi bütün duyarsızlığıyla
Hayatın içine karışarak
Oysaki ufacık bir tebessüm
Karabulutları dağıtırdı
Biliyordu ama yapmıyordu
Evin içi toz pembe düşlerle
Oyunlar oynardı
Duvardaki saatin yanında
Şimdi bütün duvarlar ben olmuş
Ben duvar olmuşum
Kalmışım mutfak masasının sandalyesinde
Kim kaldıracak bulaşıkları
Evin hâli içimi geçmiş durumda
O kadar karışık ki
Bir ordu gelse
Ancak toparlanır bir ayda
Ne olmuştu böyle
Kendime bile yabancı olduğum
Bu evin içinde ...
Çiçeklerim çürümüş
Ben ölüm ile yaşam arasındaki döngüde
İki tek atıp
Sabahı gece ediyorum aylarca
Komşular gelip sormuyor artık
Usandılar her hâlde
Ölü bir ruhu diriltmek
İmkansız iken onlar ne yapsın
Kapıyı çalıp çalıp gittiler işte
Oysaki en son gece yaşıyordum
Annem sesleniyordu düş arasında
Kalk kapı çalıyor aç
Her zamanki kekinden yap
Bir de çay koy
Otur balkona
Güneşin çıkışını izle
Kapıdaki yabancı ile
Kalk diyordu kalk
Ama bende derman yoktu
Kapıdakinin de beklemeye niyeti yoktu
Ben iki saat sonra ancak vardım kapıya
O da gitmişti
Annem bak kimse yok
Ben yine uzanayım derinlere doğru
Odaya baktım bana ait değildi
Mutfağa baktım o da bana ait değildi
Ben mıydım yabancı olan
Yoksa gözümün gördüğü her şey mi
Yabancıydı
Kimdim ben
Ne işim vardı burada
Baktım baktım tanıdık bir şey var mı
Bir fotoğraf karesinde bana benzeyen suret
Ama ben değildim sanki
Ya da ben mıydım
Karışık bir ruh hâli işte
Aynaya baktım
Kendine yabancı olur mu insan...
Neden kendime bu kadar yabancı oldum
Kim ruhumu eritip yok etti
Gözyaşlarımı düşünmeden
Oysaki gözyaşlarımın uçları vardı
Şimdi hepsi hiç olmuş
Bu evin her yerinde
Sağır olmuş bütün evlerde
Gecenin gözyaşları
Kimsesiz kalırdı
Pencerenin örtüsü altında