Sen ile bir cümlenin sonun da karşılaşıp bir vurgunda yaşamayı seçtik .İki ayrı bir tam olmak için karşılaştığımızı yerde kendi içimizde kaybolup sonsuzluğa daldık. Gemi mi kaçtı yoksa geminin kaçmasına izin mi verdik hatırlatmıyorum. Hatırladığım bir iskelede oturup kırk yıllık sevgili gibi bir birimizde kaybolup gitmemiz oldu . İnsan sadece güzel anıları biriktirmek istiyor geleceğe .Başlangıç olan Mayısın 15 ni saatin ikiye çeyrek kala kısmını unutamıyorum orda kaldım sanki bir ilerleme kaydetmedi bende günler sonraki süreç nasıl gelişti bu hale ne zaman geldik hatırlamıyorum.Sende kaybolup gitmiş kısa bir süremi yoksa temelli bir plan mı kurdum sende bilmiyorum.Yarim seninle hiç Karadenize denkleştiremedik bir türlü bilmiyorduk ki zaman bizden alacaklı olacak .Bugün değişik bir şey yapmak istiyorum hem ortadan hem de sondan ekleme yaparım sıkılma diye .Her hafta bıkmadan dinliyorsun beni çünkü .Geçen beş yol oldu dediler o kadar oldu mu inan ki bilmiyorum beş koca sene ve sen yoksun ben nasıl yaşıyorum hala onu bile bilmiyorum .O kadar rahat bir şekilde söylüyorlar ki bende deprem etkisinden fazla bir etkili oluyor her seferinde farkında değiller hiç.Gene başa dönelim kaybolduğumuz o güne ilk görüşte aşka evet biz ilk görüşte birbirimizde kaybolup gittik .Gidiş o gidiş oldu zaten .Şiir sevmeyen sen öyle söylemiştin o gün bana şiir yazmıştın şiir yazmak için aşka gelmek lazımmış dedin.Ben daha önce hiç kaybolmadım ki şiirle tanışma fırsatım olsun .Bende kaybolmuştum benim sende kayboldumuğum gibi .Bir dakika canim senin çiçeklere su verelim biraz yabani otları çekelim zarar vermesinler çiçeklerine değil mi .Nerde kaldık en son sen bana şiir yazıyordun değil mi benim sana yazdıklarımı gecen hafta anlatmıştım bu hafta yalnızca senin yaptıkların olacak .Arada benim yaptıklarımı da anlatırım .Geçen bana sordular tekrar yeter bırak yeni bir hayat kur kendine başka da seversin birine bir şans ver zırvalıkları sıraladılar eşin değildi zaten nişanlın olabilir hayat bu insanin başına her şey gelebilirmiş ölüm baki .Şunu hiç anlamak istemiyorlar ki birinde kaybol-duysan başkasında olmaz ki insan .Sen ruhum olmuşken nasıl bir başkana yar olayım ben sende dile gelmişken nasıl bir başkişisinin cümlesinde satir olayım .Anlamak istemiyorlar ben başkasına sevda olmam ki sende gitmişken .Belki şuan ayrıyız ama bende gelecem yanına kısa bir sonra.Ben seni unutmak için sevmedim ki İşte böyle canim kusura bakma canını sıktım biraz .O gün zaman bizde kaybolmuştu sanki telefonlarımız bizi zamandan alıp şimdiki zamanda kendimize getirdi pek getirmemişti o an öyle oldu sadece. Arayanlar annelerimiz oldu benim heyecanı hatırlıyor musun anne ben aşık oldum nasil söylemiştim ya öyle birden bire sende benim gibi yapıp telefonları kapatmıştık birbirimize söyleyemediğimizi annelerimize söylemiştik bendeki heyecanı hiç durmadı elim ayağımın birbirine dolanması konuşamam bir tarafa da kalbimin sesinin yan bankta oturanlar bile işittiler .O gün birleşen eller hiç kopmadı. Taki o uğursuz gün olana kadar.İnsanlar hep bencil bıraktığın gibi onlar hiç değişmiyor zaman değişiyor ama insanlarda değişme adına hiç bir şey yok.Ben seni çok özledim seninle sebepsiz sebepli tartışmaları ben seninle hayati özledim .Ben seninle bir çay da hayat kurtarışlarımızı, hayallere damlalarımızı ,saatlerce konuşmadan yürüyüşlerimizi özledim ben seninle dalmayı özledim biliyor-musun .Çay içmeyi bıraktım seninle başlamıştık ben çayı sevmezdim.Sen çay olmasa can olmaz muhabbetin tuzu yarim kalır diye bana çayı sevdirmiş tin ondan sonra senden daha fazla çay içen biri olmuştum bize şahitlik yapıyordu cay her seferinde .Bıraktım senden sonra içmeyi günde bir bardak kafi diyorum o da anılar için içiyorum zaten.Senden sonra çok şeyden vazgeçtim zaten ben seninle başlamıştım zaten sen olmayınca anlamsızlaşıveriyor her şey .Bir şey anlatayım uzun bir zamandır gitmediğimiz mekan gitmek istedim gittiğim de yerimizde yeni bir çift vardi o kadar felaket tartışıyorlardı ki etraftaki insanların rahatsız olmalarına aldırmadan birbirlerini kırıp ezip geçiyorladı. Evlilermış birde ne çok ön yargı biriktiriyorlar anlamıyorum birbirinin hayatında kısıtlama getiriyorlar sanki birbirlerini yok sayıyorlar bunun adına da evlilik deyip geçiyorlar o kadar rahatsız edici sözler sarf ettiler birbirine ki sevmenin anlamını bilmedikleri çok belliydi maksat evlenmek için evlilik yapan bir çift daha .İnsanlar neden sevmeyi bilmez anlamıyorum ki sevmenin kısıtlama,karşıyı yok sayma,bir mecburiyete saklı durumları, bir de anlamsız bir ön yargı klişesi sanıp duruyorlar.Cam Cazim bunlar sevmenin ne olduğunu bilmiyor onu gördüm zamane insanları sevgiyi yatak ile mutfak arasına döşemiş üzerine basıp yaşıyorlar işte ne kadar anlamsız bir hayatin içinde kendilerini tuttuklarının farkında değiller .Birbirlerini taklit edip duruyorlar sevmeyi bile taklitle yapıyorlar anlayacağın. Burda olsaydın şunu derdin - sevmek temeli sağlam bir inşat üzerine gökdelen dikip sonrada o gökdeleni üsten dinamitle patlatmak gibi derdin .sevmek bir devrim gibi olmalı sağlam bir iradenin kayıp vermemesi gibi. İşte böyle Can Cazim hayat bir önceki günden alacaklı olup geçen güne de veresiye verip geçiyor. Unutmadan canim yapmak istediklerinin bir kısmını yaptı m az kaldı senin hayallerini tamamlama onlardan bahsedeyim unutum.sanma onları hep en sona saklıyorum biliyorsun.Sokak çocukları için aldığımız eve yerleştirdim gecen hafta o zaman anlatacaktım daha bitmediği için anlatmak istemedim yarim şeyleri sevmiyorum biliyorsun Biz seninle yarım kaldık onun için yarım hiç bir şeyi sevmedim senden sonra .Kaldığım yerden devam edeyim anlatmaya üç odaya da ranzaları yerleştirdik her oda da on iki kişi kalacak şekilde ayarladık çocuklar biz iki kisi bir yatağı paylaşırız diyorlar dışarıda kalan diğer arkadaşlarımız da gelsin diyorlar .Anlatamıyorum o yüreklere sizi bile zor kabul ettiklerini en ufak bir hatada bizi mahkemeye vereceklerini bizi kendi mülkümüzden edeceklerini söyleyemiyorum nasil söyleyeyim o kadar ışıl ışıl bakıyorlar ki o gözlere hüznünün yerleşmesine katlanamıyorum bile bir odayı kızlara tahsis ettik başlarında Hatice Teyze var bunlar benim kuzularım diyor ben var iken kimse dokunamaz diyor en buyuk destekçim zaten Hatice Teyze o kadar çok yardim etti ki en umutsuz olduğum an bir Hızır gibi el uzattı bana o çocuklar onun sayesinde hayati daha güzel yaşayacaklar .Okula gidecekleri okula yazdırdık ilk hafta öğretmen çağırdı ben bir korku ile.gittiğimi söyleyeyim ama öyle bir karşılaşdıki öğretmen beni çok şaşırdım şaşkınlığımı belirtmiş olayım ki öğretmenin yüzünde koca bir gülümseme oldu bu çocuklar çok zekiler o kadar duyarlılar ki öğretmenlik hayatımda hiç karşılaşmadım dedi on yıldır öğretmenmiş bu arada. onların hikayesini anlatınca ve yaptıklarımızı anlatınca buradaki bütün masraflar bana ait dedi çok sevinirim dedim bir Hızır daha bulduk bu yolda Can Cazım anlayacağın .Diğer öğretmenlerde destek vereceklermiş öyle söyledi .Gönül rahatlat-malasıyla eve dondum Hatice Teyze kapıda beni bekliyor ona olanları anlatınca ekmeğini hak eden bir öğretmenmiş dedi .Diğer sıkıntılarda yavaş yavaş çözülür diyor Hatice Teyze ama ben zamana güvenmiyorum biliyorsun her şeyi bir an önce halletmem lazım daha yapacak çok şey var. Benim hayallerim de var gerçekleşmeyi bekleyenlerzamanın acımasızlığına.teslim etmek istemiyorum.Evi her şeyiyle tamamlamak istiyorum o zaman rahat olurum iste bir iki kurum elektrik ve su faturalar ödemek istediklerini belirtiler bu hafta onlar bir görüşme yapmacam işte inşallah olumlu sonuçlarla dönerim.Yapacak daha çok şey var bu arada içinde iki büyük abileri var onlar da okumak istiyor biz hayatin içinde kaybolmak istemiyoruz diyorlar biz sokakları gördük başka çocuklar görmesinler diye bizde bir şeyler yapmak istiyoruz dediler .Biri senin mesleği seçti mimar olmak istiyormuş ama çocuk gerçekten çok yetenekli evi o düzene koydu böyle bir yerleşme olursa daha çok çocuk barınırız ve oturma alanlarımızı da kurumuş oluruz dedi ben yapmasına izin verdim arkadaşlarım ilk basta yanaşmadılar ama onları bekleyip görmelerini istedim yaptı bu arada adi Eren. Herkes bir hayran hayran odaları gezdiler yüzlerini görmen lazımdı canim şaşırmaktan başka bir şeydi yüzlerindeki hayran kalmışlardı ve bir o kadar da imkansız şeyleri ustalıkla başarmıştı Eren 13 yaşında ama bir mühendis edası var çocukta .Babanla tanıştırdım Ereni bütün eğitimi baban üstelendi artı yanlarında çalışmasını istedi bir maaşta bağladı yetenekli bir çocuk ziyan olmasın dedi yetişebildiğimiz bütün çocukları kurtarmayı istiyoruz yaparız inşallah canim .Böyle iste herkes kendi payını yapıyor bana da sana anlatmak kalıyor bunun kimsenin yapmasına izin vermiyorum zaten çocukları anlatmışken ordan devam edeyim hepsinin o kadar el değmemiş hayalleri var ki zaman bile onları gerçekleştirmek için bir geçme çabasında anlayacağın. Doktoru,Avukatı,Mimari,Öğretmeni,Yazarı,Anne ve baba olmak isteyeni sende benim gibi takıldın değil mi anne baba meslek mi diye değil mı onları dinlemiş olsaydın meslekmiş derdin ya o yasta erken büyümek zorunda bırakılan çocukları hayatları kadar hayalleri de faklı oluyor işte .Umutlari hergün yeniden tazelenmıs oluyor .ilk kurtarmak istediğimiz Taylan i hatırlarsın ona evle ilgili düşüncemi anlatığımda neden ki nasil bir amaç peşindesin karşılığında ne alacaksın bizden dedi ben Taylana baktım öylece bakma abla bize yardim eden karşiliğinda bizden alacaklı oluyor sen ne isteyeceksin dedi Taylan ben öyle biri miyim ki sen bana böyle söylüyorsun dedim.Bana en son ne zaman geldin dedi kaç yıldır seni görmüyorum her gün geldiğin alıştırdın sonra birden kayboldun nasil bir boşluk bıraktığını anla-madiğin için böyle dedi bana .Hakli diyeceksin sende biliyorum ama elimde değildi sende bunu biliyorsun seni kaybetmek beni hayattan alıp bir boşluğa itti kendime gelmekte zaman aldı.
On yargılı olma be Taylan sana olanları anlattım hüzünlendi olsun dedi ben çocuğum bunları anlamak istemiyorum belki dedi her zamanki Taylan iste biz erken büyüdük diye sizi anlamak zorunda miyiz dedi .Onu ikna etmek bir ayı mı aldı biliyor musun daha tam da ikna olmadı zaten onu evlenseydik nüfusumuza alacaktık öyle bir hayalimiz vardi o gözleri her zamanki gibi hiç değismemış benimle gelmesini istedim hayır dedi bırakmak terk etmek ile ayni diyor ama o istemedi ki böyle olmasını olsun diyor ben çocuğum anlamak istemiyorum sizleri işine gelmeyince çocuk oluyor işine gelince yetişkin bireyim haklarım bunlar deyip sıralıyor.Senin Avukat hayran ona öyle sorularla zan altında bırakıyor ki bazen bu çocuk karsısında o mu avukat benim miyim şaşırıyorum diyor ilk karşılaştığımız zamanı hatırlıyormusun soruları hiç bitmemişti diğer günde gitmiştik ama herzaman ki gibi oturacak yer yok ayakta kalın diyordu o oturur bizde ayakta durup onun soruları karşısında ecel terleri dökerdik sanki en büyük sınavı Taylana karşı vermiş gibi net cevap verirdik bazen cevaplardan memmun olmazdı sizinde düşünme gibi bir eksikliğiniz vardı derdi büyük olmak her şeyi bilmeniz anlamına gelmiyor ki bu kendinizdeki ben bilirim edalarını bırakın derdi öğretmenlerimiz karşısında bile bu kadar bocalanmıştık Taylan her seferinde bizde bir kasırga etkisi yaratıyordu bize alışmıştı oturacak yer bile veriyordu arada ama yüreği o kadar güzel ki onunla konuşmak saatlerin nasıl geçtiğini bilmiyorduk onun yanında düşüncelerden düşüncelere dalıyorduk bırakıp gittiğimizde yoldaki hararetli konuşmalarımız hiç bitmiyordu Taylan sayesinde farklı pencelerden bakmayı öğrenmiştik işte nasıl hayran olmaz insan diyorduk bu çocuğa Eve davet ettiğimiz zaman hayır dedi neden dediğimiz zaman sızın kendi eviniz mi ki beni misafir ediyorsunuz misafir olduğunuz eve misafir çağırılmaz dedi sizin kendi eviniz olsun isteseniz de ben sizin evde çıkmam ki derdi .Bize hiç gelmedi o da yarım kalanlar arasına dahil oldu işte can cazım .Mahkemene katildi diğer tarafın avukatı biraz boş konuştu.Seni suçlu çıkarmak için ileri gitti .Taylan yerinde kalktı sen nasil bir avukatsın burda bulunmayan biri hakin da elinde delil olmadan sırf kendi mu-vekilini hakli çıkarmak için amaçsız bir konuşmaya girişiyorsun avukat olman olmamış bir şeyi olmuş gibi göstermek yerine karşının hakkına da biraz saygılı olmayı gerektirir bilmiyorsan bırak mesleği hakkıyla yapmadığın bir işin içinde bulunma onun üzerinde yemek yeme dedi herkes şok geçirdi hakimi, savcısı son bir şey dedi sana çarpan kişiye dönerek senin vicdanın var mi dedi ses yok senin aklin var mi dedi gene ses yok sen kimsin peki dedi birinin hayatini alıyorsun ama ceza çekmek yerine kendini hakli çıkarma peşine düşmüşsün sen ne hakla içip sonra arabana binip birinin hayatina kast edip hiç bir şey olmamış gibi yola devam edersin buraya gelip hatanı kabul edeceğine suçu sana cevap vermeyecek birine atıp yola devam etmek istiyorsun neyin kafası senin ki anlatsana dedi .herkes sus pus vaziyette karşının avukatı yerine çivilenmiş gibi özür dilemiyecem sayın savcım ve hakim bey dedi oturdu yerine demin o sözleri sıralayan kendisi değilmiş gibi oturdu izledi sadece karar açıklandı müebbet yedi onun konuşması etkili oldu mu dersin oldu çünkü kusuru sende buluyorlardı bırakacaklardı. Taylan yap-misti avukat-ligini .Adalet yerini buldu belki ama sen geri gelmeyeceksin ki ben o geciken adaleti ne edeyim .Bu arada canim Taylan i da savcı okutacak bütün her şey bana ait bu çocuk adamı ipe götürür ipten de alır diyor ama çok sivri dikkat etsin çok düşmani olur diyor getirecem Taylani bir daha sefere özlemişsin onun sesini duymayı onunla konuşmayı a saat altı olmuş canim ya sekizde geldim saat altı zaman senin yanında hızlı trene binmiş gibi ama başka zaman ise sanki kaplumbağa sırtında zamanı yaşıyor gibiyim ben gideyim canim haftaya tekrar gelirim hoş çakal zaman-imin kıymetlisi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder