RUHUN ÖLÜM HİKAYESİ
Ölümün karanlığına
İki ruh düştü gökten
Biri kana susadı
Biri aşka
Ey gecenin göçmenleri
Toplanın ışığın yansımasına
Ruhların düştüğü yerden
Odunları toplayıp yakalım
Onlar için de şarap doldur
İçelim bu gecenin aşkına
Sen ey kana susamış ruh
Gel otur yanıma
Ben bu gecenin ölü kişisiyim
Bana diğer taraftan
Cümleler kur
Kanı bozuk kişilere idam mi var
Yoksa başını kesip
İbret için yıldızlara mi asıyorsunuz
Söyle diğer tarafın cümlelerinde
Hecesi yasak olanlar
Ebediyete intikal mi ediyor
Doldur ey taş yürekli gardiyan
Ölüler ülkesinde
Hesap verecek kişiler var
Anlat ruhu olmayanları
Kızıl ateşte yakıp
Kızıl saçlı kızların
Yurduna sürgün ediyorlarmış doğru mu
Şimdi söyle ya ben ya ben
Hangi ruhsuz diyarın
Güneşine bekçi olacam şimdi
Bu kader olmamış deyip
Tanrıya dua etsem
Beni de sürer mi sürgüne
Sen ey vicdansız gardiyan
Doldur kadehleri
Çağır aşka düşmüş ruhu da
Gelip cenaze kaldırsın
Niçin gezsin aşık aşık
Veysel demiyor muydu
Ben de ki bu aşk olmasaydı
Güzelliğin on para etmez diye
Git aşkı Mem' den dinle
Benden de oku işte
Ey gecenin hilesini bilen kişi
Var git
Ölüme yedek çıkmış
Biri çalıyor
Bir de yazıyor de
Yazan suskun olmuş gecenin hecesini,
Avuç içine işlemiş isim diye
Görmeyen de
Kendini hükümdar ilan etmiş
Mutsuzluk evine
Ne meret gece ya
Yıldızlar da hiç yok
Şimdi kim bu karanlığı aydınlatacak
Gardiyan ışıkları açar mısın
Doldur kadehleri
Şimdi çekil buradan
Sana göre değil bu meclis
Sen git hücrenin içine
Kapıyı kapat üstüne
Mutsuzluğunda debelen dur
Bergen geldi aklıma
Sen tanrısın, affedersin
Bağışlarsın, kulum dersi
Ben affetmem asla
Sen gözleri güzel
Ben gözlerinde mühür üretici
Yasaklandık her şeye
Şimdi ölü ruhlarla
İki hanek edip
Geceye içiyoruz sayende
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder