30 Kasım 2024 Cumartesi

       Şeytan Çok Üzülür mü

Dolunayın geceye hüküm sürdüğü ,

Bu gecede !

Eğri büğrü  içimde ki her zere 

Dışarda hafif bir rüzgar 

Ve cırcır böceklerin sesi

Elimde yıllanmış bir kadeh " Rose"

Bütün benliğe  içiyorum 

Kaç kadeh kalkar 

Soytarı olmuş insanlara

Karşımda oturmuş boş duvara

Nerde yanlış yaptım diyorum

Sesim bana geri geliyor 

Cevapsız şekilde 

Şimdi ben nasıl çiçek açacam diyorum 

Ve bir kadeh daha kalkıyor 

Bütün şuursuzlara 

Sabah olur mu 

Ya da bu gece bizde yok olur muyuz 

Kimbilir .....

Sezen "geri dön" diyor 

Ya ben ne diyeyim 

Cehennemin dibine gitmişken kal desem 

Şeytan çok üzülür mü 

Yoksa onunla oturup 

Dünü yalanlayip

Bugünü ateşe atıp 

Üstüne tütün mu yakar 



30 Ekim 2024 Çarşamba


                     RUH....

Hasat ediliyor bütün duygularım 

Ölülerin dönüşünü beklemeden

Bağırıyorum sesim sesime çarpıyor

Azalarak ...

Kendi içimde sonsuzluğu 

Resmediyorum ...


Çağır kırlangıç kuşlarını 

İçimi alıp götürsün

Ebedî karanlığından kaçırarak

Mayısın ortasına bırakın

Çocuklar için ...

Üstüne salıncaklar kurun


Ah sen içimin  acı karanlığını

Çık artık kafesinden

Özgür bırak ruhumu 

Güz mevsimi gelmiş 

Mum yak Tanrıya 

Sonsuzluğun içinden 


Ey gitmiş olanlar 

Gelin bakın 

Binlerce çürümüş ruhun içinde 

Cansız bir müzik tınısı çalıyor

Gök kubbenin altında 

Giden her ruh için 

Bir çıra yak 

Gün batımında 


 


30 Eylül 2024 Pazartesi


                 ...

Nokta ile virgül arasına

Sıkıştırılmış son satırda 

Rastladım gülüşüne ,

Biri gülüşe kadeh kaldırırken

Biri de uzakları,

Gülüşüne kadeh yapıyordu

Söyle kadın sen hangi coğrafyaya aitsin

Ben seni hangi dilde özlemiş olayım

Zamanı yok ederek  

Kadın...

Şimdi adının geçtiği bir sokaktan geçtim

Her ev sen oldu

Ben o kapıları tek tek çaldım

Seni sordum 

Biri geçen ölümle yer değistirdi dedi

Diğeri Zagrosa çıkıp bulutları tuttu dedi

Sonraki deliler evinde gitar çalıyor dedi 

Söyle kadın

Hangi evin penceresinden içeri giriyor

Gülüşün şimdi 


Gözlerin gözlerimde dururken

Öylece sussam

Kelimeler içinde 

Sonra ellerine bulaşsam 

Saçlarında yok olurken 

Nerde şimdi sesin ,

Hangi türküyü

Seslendiriyor günün sonuna

İçinde kim var

Yoksa arada şiirlere uğrayıp

Kendini mi öldürüyorsun

Son satırda

Söyle şimdi

Neredesin

Hangi zamana bağlandın

Gülüşünü terk ederek

...

30 Ağustos 2024 Cuma


                SAAT KAÇ...

Ellerinde dünden kalan

Boyacı kırıntıları

Bugünü resmediyor

Matlaşmış anıların üzerine

Saat kaç

Bu kaçıncı bölüm

Hayatın..

Bütün şiirler harfleriyle

Yaşandı bitti mi 

Hey sen !!!

Kaçak oyuncu değişikliği yapma

Boya bütün evreni yeşille

Çalma renklerin çümbüşünü

Gözlerimiz şölene eşlik etsin 

Saat kaç

Bilen var mı?

Geçip giden ömrün hangi sayfasındandı

Dünden evvelki gün 

Noktayı unutmuştum ben çünkü 

Hazırlan gidiyoruz

Rüzgâra salıncak kurmaya

Al yanına üç beş gün arası

Biraz da demlenmiş çay 

Bir kaç sözcük ,

Ordan buradan anı 

Konuşalım gün batımına kadar

Rüzgarla dans ederek 

Saat kaç bilen var mı ?

Git bütün ışıkları yak

Gecenin yarısı bitti

Şimdi sabahı bekleyeceğiz

Un ufak olmuş ışığın altında 

Yoklama yaparken 

Kim gitti

Kim kaldı 

Sayıları toplayıp üç noktaya pay edeceğiz 

Saat kaç bilen var mı

30 Temmuz 2024 Salı

      EZ NİZANIM

Bak düşler 

Kül olup uçtular 

Sabah olunca 

Düşüncelerimin içinden

Oysaki dutlar olunca

Anılar düşlerin içinde 

Cenk eyleyecekti


Sensiz günler ,

Kapı çalmayı bırakıp

Dut ağacına çıkıyorlar

Pencereden göz kırpmak için 

Bense yine aynı kelimelere

Saklanıp içimi dövüyorum

Rüzgârın sesin de


Neden neden acele etin böyle 

Düşümde de sormuştum 

Neden gitmek için acele ettiğini

Bana sarılıp kürtçe 

Ez nizanım dedin 

Ben de bilmiyorum ki 

Nasıl bir kader tayin etmiş Hak bize 

İsyan etsem kulsun diyor

Bağırsam dilim damağım kuruyor

Kuş olup uçmak istiyorum

Ama ayaklarım yolunu kaybetmiş gibi

Yanlış ayakkabılar deniyor şuursuzca 

Ağlasam sulanıyor anılarım

Gülsem acı çekiyor 

Gidip yüzümü  sürsem  Halil Dedeye 

Bu nasıl bir yaradır böyle 

Çok özledim desem

Düşüme tekrar yollar mı

Annemi





30 Haziran 2024 Pazar

     ANNEM BENi DOĞURMAYI  UNUTSUN


Hüzün mevsimden uzak

Kentin en ücra köşesinde 

Annem beni 

Doğurmayı unutsun  

Şubat'ın sonuna doğru 

Annen seni

Eylül'ün başların da

Güneşin batışına karşı

Yeniden doğursun 

Sen sonbahar yapraklarının

Yerle buluştuğu topraklarda 

Güneşin ilk ışıklarında

Gelmek için Annene seslen

Ve gözlerini gözlerimde aç

Sonra da unut

Aylar geçsin

Yıllar geçsin

Ayrı kentlerde

Yaşamanın sırrına karış

Sonra sonra da 

Gel bul beni

Sesini duyur yüreğimin içine

Ben geldim 

Ben geldim de

Annem beni doğurmayı unutmuşken

Sesin yüreğimde cana geldi de 

Çıkar içinde ki 

Bütün çıkmaz sokakları

El elle dolaşalım yol boyunca

Sen kendini anlat

Ben seni yaşayayım

Yeşil ışıklarının kırmızıya boyanmış halinde 

Sonra ellerin

Sussun avuç içimde

Ben dile geleyim

Saçların uçlarında 

Beni yaşa bütün çıkmaz sokaklarda

Kokum üzerine sinsin

Sen kokuma karış 

Ben seni var edeyim bütün hücrelerimde

Bundan yıllar  yıllar önce

Sen ben idim

Ben sen iken

Aynı şehirde doğduk

Ben şiir yazan kadın

Sen şiire kıta olan adam

Tanıştık sonra 

Sonra ne oldu hatırımda yok

Ya sen gittin sesimde

Ya da ben gittim nefesinde

Şimdi Annem beni doğurdu

Annen seni yaşattı rahminde

Ve biz yanlış zamanda

Hikayeler yazdık 

Masalları yok sayarak

Sonra...

Sen Adıyaman doğumlu ol 

Ben  de Acıyamanlı

Aynı şehrin içinde

Birbirimize hasret kalalım

Son yaşamın içinde 

Diyor ya 

Giden gitmeyi unutmuşken

Ben kaldığım yerden

Çıkmış dolunay eşliğinde

Yabancı bir şehirde

Tek kişilik bir odada

Sana hasret mısraları

Gökyüzüne doğru savurayım 

Son nefesimi verirken

Annen seni doğurmuş olsun

Annem!!!! beni doğurmayı unutmuşken

...

30 Mayıs 2024 Perşembe

 

           DÜŞLER

Düşlerin ortasında sen!

Sen,sehpanın üstünde

Üstünde dünden kalma kokun

Kokun, sinmiş bütün odalara

Odalarda kayıp hisler

Hisler,karanlık aynalarda

Aynalar, kafamın içinde

İçinde sen olan hatıralar 

Beni düş kırıklığına uğrattıyor

Düşler,

Odamın kapısında 

Kapı aralıklı bir ışıkta

Işık zora ki bir yansıması

Yansıma suretini

Suretin odayı kaplıyor

Kaplamış her zerren

Kafamın en ücra köşesinde

Seni sorguluyor?


Düşler

Omuz silkelemesin de

Yandan bir gülüş

Gülüş önceden işlenmiş

Bir şiir kıtasına

Kıta yarım asırlık bir ömrü

Ömür gitmiş bir sevgiliye

Sevgili ölmüş bir ruhta

Ruh ölmüş bir bedende 

Kendini istila ediyor 

Düşler

Dilimin ucunda

Ucunda ölümün soğuk nefesi

Nefesi tenimin içinde

İçinde yarım kalmış devrik cümleler 

Cümleler red ediyor aşkı 

Aşk sevgilinin adında

Adı gözlerimin içinde

İçinde sevgili yok

...

30 Nisan 2024 Salı


     ŞEKERSİZ ÇAYLAR

Boşalmış bardaklar birikti 

Gün arasını beklerken

Dışarda esen rüzgâr

İçeriyi deliyor 

Umutsuzca 

Bir yudum aldım 

İçimde milyonlarca 

Cam kırıkları

Sağa sola kayıp durdu

Bir yudum daha aldım 

Kendimi eskimiş 

Anıların içinde

Nisan'in son akşamını ararken buldum 

Ne çok Nisan ayını kaybetmişim

Bütün mevsimlerden uzakta 

Bir yudum daha 

Bu şekersiz çaylar da

Geçmişi defter yapıyor 

Günün enkazı altında  

Kim Bilir ??

Kaç sayfa silinirken yazıldı 

Gözlerden akan yaşlarda 

Tut o son damlayı 

Kendime kelepçe yapacam

Belki de taç yaparım 

Siyahın içinde beyaza kaçan 

Saçlarıma...

Son yudum 

Tek bir dikişte 

Ölümü tatlandırmış olarak

Son bulsun dudaklarımda 

....


30 Mart 2024 Cumartesi

 

             ANI ve DÜŞ

Seyyah olmuş biçare gibi

Seni arıyorum seni

Gözlerimden akan bir damla yaşta

Sır etmiştim en kuytu köşesine

Anılarını

Uyandım bir sabah vakti

Suretin misafir gelmişti düşüme 

Gerçek bir gün anısı gibi

Dolaştık çarşı pazarı 

Sen idin beni viran eden 

Sen idin ölüme çiçek getiren

Birden yok oldun 

Uyandım güneş baş ucuma gelmişti 

Karanlığa rağmen 

Sen düşümde kaldın

Ben hayatın içinde 

Düşe daldım 

Pazartesi  sabahında

 

Çay koysam ...

Kaç bardak alır beni

Uzak uzak şehirlere yolcu eder 

İçimde taşan bir zaman pusulası

Mum olup yakıyor

Özlemin bütün hislerini 

Ah bu giden ömür

Hangi şairin elinde hiç oluyor

Yaz diyor

Aylardan Şubat'ın başını

Aynı günde tutuklu kaldı

Zamandan çalınmış

Bütün saatlerde

Anılar

Şimdi içim Adıyaman sokakları gibi

Yanlış müteahhitler elinde 

Var ile yok arasında 

İnce ince kıyımlar yapıyor

Enkaz olmuş binalarda  

Gözlerini aç

Bak etrafına milyonlarca anı 

Kol kola vermiş 

Ağırlama  oyunu oynuyor 

Sessiz sedasız 

Sar bir Aciyaman tütünü

Dumanında yok olsun 

İçimizdeki bu yangın  


28 Şubat 2024 Çarşamba

             ÇIĞLIK 

Bağırıyorum bağırıyorum

Gelin eritin içimdeki karanlığı

Çocuklar okula gidecek

Sokak lambası yapın


Çığlığım karışıyor

Sokaklarda yürürken

Geç kalınmış mutluluklara

Tökezleyip düşüyor

Kaldırımın kenarına

Yanmış belli ki canı

Feryat ediyor

Duyan yok

Sabah bir temizlikçi

Atıyor çöp kovasının içine

Çığlığım çığlığıma karışıp yok oluyor 


Bağırıyorum bağırıyorum

Gelin kaldırın

Üstüme sinmiş bu toprağı

Ben yaşıyorum

Bakın kalbimin ritmine

Solucanlar dans ediyor

Üzerimde sürünerek

Duyan var mı

Ben yaşıyorum da

Çıkartın beni

Karanlığı sevemedim 

Şu çalgı çengiyi yerime  koyun

Beni de maviye atın

30 Ocak 2024 Salı

 

      DEPREM GÜNLÜKLERİ 

Çığlıklar çığlıklar

Büyüyor durmadan

Ben burdayım

Duyan var mı

Sesleri kesiyor sonra birileri

Batıda şiddetli çöl oldu diyor

Arabalar kum taneleri içinde

Kaybolmuş durum da

Çocuklar sokaklarda

Kumdan kaleler yapıyor

Yetişkinler evleri kuma satıyor 


Sesimi duyan var mı

Ben Aciyaman 'dan

Işık henüz sıfır yaşındayım

Annemin içinden bağırıyorum

Duyan var mı bizi

Denetim yapının yazılı olduğu 

İlk kağıt parçasında

Kaldık ailemle

Şimdi biz yokuz 

Ben bulut oldum

Yağdım görmediniz 


Bir cızırtı da

Güneyden Sibirya soğukları

Evlere vurup

Camları kırdı

İnsanlar sokaklardan

Buzdan şaşırtıcı heykeller yapıyor

Çocuklar buzları kırıp

Üstünde kayak yapıyor

Gündüz vakti


Maraşta  bir ses 

Kardeşimi buldum

Gelin yardım edin

A bulduysanız kendi çabalarınızla kurtarın

Bizi X kişi için geldik

Çığlıklar çığlıklar büyüyor

İnsan yok oluyor

Yavaş yavaş evlerin içinde

Sesimi duyan var mıydı

Biz bile bile öldürüldük de


Yankılan bir ses

Kuzeyde alaca bulutlar

Evlerin tepesinden

İnsanlara mermi atıyor

Kimisi kovaları evlerin önüne koymuş

Kimisi de çatıya

Mermileri topluyorlar 


Hatay'da çığlıklar 

Sesimi duyan var mı

Ben ölmedim Anne 

Ben ölmedim Baba

Küçüktüm yok oldum insanin içinde

Neredeyim belli değil

En son 6 Şubatta evdeydim

Şimdi dünyanın her hangi bir yerinde

Yabancı bir dildeyim 

Beni ölü sanacaklar 

6 Şubatta oysaki ben varım

Ama yokum anlamadım

 

Yaz gazeteci

Aylardan Şubat'ı

Günlerden Pazartesi'yi

Biz!!! ölüme terk edildik

Seslerimiz çıkarken

Ben yaşıyordum 

Sesimi duyan var mıydı???